RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU

RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU

RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK 

Sahtecilik gerçeğin değiştirilmesi anlamına gelmektedir. Geniş anlamda sahtecilik suçları , işlenmesi için hileye başvurulan  bütün suçları , dar anlamda sahtecilik suçları ise hukuk düzenince kendisine belirli anlam ve değer tanınmış dış alamet ve şekillerde hileye başvurulmasıyla oluşan suçları ifade eder.  Bunlar da ispat araçlarında ve devletin dış şekil ve alametlerine ilişkin suçlar olmak üzere ikiye ayrılır. Türk Ceza Kanununun 204.maddesinde resmi belgede sahtecilik suçu düzenlenmiştir. 

SUÇLA KORUNAN HUKUKSAL DEĞER

Belgelerin geçerli olduğuna ilişkin toplumda oluşan güven bu suç tipinde korunan hukuksal menfaat olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca  ispat araçların gerçekliğiyle garanti alıntına alınan kişisel menfaatler de  bu suçla korunan hukuksal değerler arasındadır.  Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 18.02.2016 tarihli, 2014/10357 E. ve 2016/1269 K. sayılı kararında da korunan hukuksal değer kamu güveni olarak belirtilmiştir : 

“…belgede sahtecilik suçlarında suçun konusu belge olup korunan hukuki yarar kamu güvenidir. Nitekim belgede sahtecilik suçlarına ilişkin TCK m.204-212 kanunun kamu güvenine karşı suçlar bölümünde yer almaktadır. Bununla birlikte belgede sahtecilik suçunun işlenmesiyle haksızlığa uğrayan gerçek ve tüzel kişilerin suçtan zarar görmeleri mümkündür.’’

SUÇUN KONUSU

Bu suç belgeler üzerinde işlendiğinden suçun konusunu resmi belgeler oluşturmaktadır. Bir şeyin belge niteliğinde olması için bazı özellikleri taşıması gerekmektedir. Bunlar :

1.Yazılı olmalıdır : Yazı elverişli bir cisme kaydedilmiş olmalıdır. Yazının mutlaka kağıt üzerinde olması gerekmez. Ancak Yargıtay üzerine yazı yazılan cismin taşınır olmasını aramaktadır. Doktrinde bir görüş ise taşınmazlar üzerine de yazının yazılabileceğini ve bu suç tipinin konusunu oluşturabileceğini söylemektedir. 

 Yazı okunabilir olmalıdır. Yazının mutlaka elle yazılması şart değildir. 

Anlaşılabilir olmalıdır . Bunun için bir dil kullanılmalıdır. 

2-Hukuken değer taşıyan bir içeriği olmalıdır. İçerik bazı hukuki sonuçlara yol açabilmelidir. Yani bir hakkın doğumuna, değişmesine veya sona ermesine yol açmalıdır. 

Yazının delil vasfı olmalıdır , ispata yaramalıdır. 

Hukuken geçerli olmalı. Mutlak butlanla batıl vesikalarda yapılan sahtekarlıklar, bunlar hukuken varaka sayılmadığından sahtekarlık suçunu oluşturmaz. 

Bir belgenin aslı gibi olduğunu gösteren onaylanmış örnekleri, belgenin aslı yerine geçiyorsa belge niteliğindedir.

3-Düzenleyen şahıs belli olmalıdır: Yazının bir kişiye ait olması gerekir. Belgeyi düzenleyen “gerçek kişi” olabileceği gibi “tüzel kişi” de olabilir.

Yazının kimin tarafından yazıldığı bizzat yazıdan anlaşılmalıdır. 

Belgeyi düzenleyen kişinin belli veya en azından belirlenebilir olması gerekir.

İsmin doğru olmamasına rağmen hukuki ilişkinin taraflarının herhangi bir şüpheye düşmeksizin kim olduğu, yani belgeyi düzenleyenin kim olduğu, tespit edilebiliyorsa, sahtecilik söz konusu olabilir.

Belgenin geçerliliği için imza zorunlu şekil şart ise (kurucu unsursa) veya birden fazla kişi tarafından imzalanması zorunlu ise, imzasız veya eksik imzalı belge sahtecilik suçunun konusunu oluşturmaz.

*Bazı belgeler sahte oldukları ispatlanana kadar geçerli kabul edilirler. TCK  madde 204/3 te bu belgeler üzerinde sahtecilik yapılması ağırlatıcı neden olarak düzenlenmiştir. 

Hangi belgelerin resmi hangilerinin özel olduğu kanunda belirtilmemiştir. Bu, doktrin ve mahkeme içtihatlarına bırakılmıştır . Genel kabul gören görüşe göre resmi belge ; kamu görevlisinin görevinden ötürü düzenlediği belgelerdir. 

FAİL ve MAĞDUR

TCK 204/1 de düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçu herkes tarafından işlenebilir. Ancak TCK 204/2 de düzenlenen resmi belgede sahtecilik ancak kamu görevlileri tarafından görevleriyle ilgili konularda düzenlemekle yetkili oldukları belgeler üzerinde işlenebilir. Dolayısıyla 204.maddenin 2.fıkrasında düzenlenen suç özgü suçtur. 

Türk Ceza Kanununun tanımları düzenleyen 6.maddesine göre kamu görevlisi kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişidir. 

Kamusal faaliyet 3 unsurdan oluşur:

1) Kamu-toplum adına yürütülen bir hizmetin bulunması gerekir . Hizmet tüm toplumu ilgilendirmelidir. 

2) Hizmetin Anayasa ve yasalarda belirlenmiş usullere göre verilmiş bir “siyasal karara” dayalı olması gerekir .

3) Hizmetin kamuya ait güç ve yetkilerin kullanılması suretiyle gerçekleştirilmesi gerekmektedir. 

Kamusal faaliyete katılmada ise dikkat edilecek husus, kişinin hizmete genel idare esaslarına göre (kamu hukuku usullerine göre) katılması sebebiyle kamu hukuku yükümlülüğü altında olmasıdır. 

Kişiler ve yapılan iş bu özellikleri taşımadığı takdirde , o kişilerin kamu görevlisi sıfatıyla bu suçu işlemeleri söz konusu olamaz. 

Kamusal faaliyetin yürütülmesi özel hukuk kişilerince üstlenilirse o kişiler kamu görevlisi sayılmaz. 

Kamu görevlisi olmasa bile özel hükümler gereğince kamu görevlisi olarak cezalandırılan ya da kamu görevlisi hükümlerine tabi olan kişiler de bu suçun faili olabilirler. Kooperatif Kanununun 62.maddesine göre kooperatifin yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları  kamu görevlisi gibi cezalandırılırlar. Özel Eğitim Kurumları Kanununun 9.maddesine göre kurumlarda görev yapan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler kamu görevlisi sayılırlar. 

Suçun mağduru , suçla korunan hukuksal değerin sahibidir. Bu suçta mağdur tüm toplum olarak karşımıza çıkmaktadır. Hakları zedelenen kişiler ise suçtan zarar gören olarak karşımıza çıkmaktadır.  

MADDİ UNSUR

Herkes tarafından işlenilebilen ve TCK 204/1 de düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçunda ; resmi belgeyi sahte olarak düzenlemek , gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek veya sahte resmi belgeyi kullanmak suç olarak düzenlenmiştir.

Sahtecilik maddi sahtecilik ve fikri sahtecilik olmak üzere ikiye ayrılır. Maddi sahtecilikte belgenin dış görünüşünde , fikri sahtecilikte ise belgenin içeriğinde sahtecilik yapılır. Özel belgelerde ancak maddi sahtecilik yapılabilirken resmi belgede hem maddi hem de fikri sahtecilik yapılabilir. 

Sadece kamu görevlilerince işlenebilen ve TCK 204/2 de düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçunda; resmi bir belgeyi sahte olarak düzenlemek , gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek, gerçeğe aykırı olarak belge düzenlemek veya sahte resmi belgeyi kullanmak  suç olarak düzenlenmiştir. 

Resmi belgede sahtecilik bir tehlike suçudur . Bu nedenle suçun oluşumu için herhangi bir zararın ortaya çıkmasına gerek yoktur. Bu suç tipinde zararın ortaya çıkma ihtimali cezalandırılmaktadır. Hiçbir zarar verme olasılığı bulunmayan sahtecilikler cezalandırılmaz. Resmi belgede sahtecilik suçundan ceza verilebilmesi için yapılan hareketlerin kamu güvenini bozma veya kişilerin haklarına zarar verme tehlikesi yaratması gerekir .

Gereksiz sahtecilikte herhangi bir zarar ortaya çıkmayacağı için fail cezalandırılmaz . Çünkü sahtecilikle ulaşılmak istenilen hukuki sonuç, sahtecilik yapılmamış olsaydı dahi gerçekleşebilirdi. Bu nedenle sahteciliğin herhangi bir zarar olasılığına yol açmayacağından eylem suç teşkil etmemektedir . 

Bu suç tipi seçimlik hareketli bir suçtur. Kanunda yer alan hareketlerin birden fazla yapılması durumunda TEK SUÇ oluşur ve faile TEK CEZA verilir. 

Belgede yapılan sahteciliğin belirsiz sayıdaki sıradan kişileri kandırabilecek güç ve nitelikte olması gerekir.  Bu , objektif olarak tayin edilmelidir.  Belgenin sahte olduğu ilk baştan anlaşılabiliyorsa,  belgenin iğfal kabiliyeti olmadığından suç oluşmayacaktır. Görevlinin dikkatsizliği sonucu sahte belgeden yarar sağlanmış olması, belgenin iğfal kabiliyeti olduğunu göstermez. 

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003, 2003/ 6-232 Esas , 2013/250 karar sayılı dosyasında bu husus ifade edilmiştir : 

‘’Zarar olasılığının bulunması için belgede yapılan sahteciliğin çok sayıda kişiyi aldatacak nitelikte olması, bir başka anlatımla belgenin nesnel olarak aldatıcılık yeteneğinin bulunması gerekir. Aldatma keyfiyeti belgeden objektif olarak anlaşılmalıdır. Muhatabın hatasından, dikkatsizlik ya da özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfal, aldatma yeteneğinin varlığını göstermez .’’ 

Özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belge sahte belgedir, aldatma kabiliyeti vardır. Bu husus ilk başta bizzat hakim tarafından takdir edilecek ; hakimin anlayamaması durumunda kanaat oluşturmak amacıyla bilirkişiye başvurulabilecektir. Buna ilişkin Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2020/17078 Esas  ,  2021/16869 Karar sayılı dosyasında şu kararı vermiştir: 

‘’Belgede sahtecilik suçlarında aldatma niteliği bulunup bulunmadığının takdirinin hakime ait olduğu ve 5271 sayılı CMK'nin 217/1. maddesi dikkate alınıp, suça konu nüfus cüzdanlarının aslının duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, denetime olanak verecek şekilde dosya içerisine konulması ve aldatıcı nitelikte olup olmadığının gerekçeli kararda tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi… ’’

TCK 204/1 de yer alan hareketler 

1.Resmi belgeyi sahte olarak düzenlemek : Sahte belgenin kullanılmasına hazırlık niteliğindedir. O belgeyi düzenlemeye yetkili olan makama ait unvan, şekil ve imzanın taklit edilmesi suretiyle işlenir . 

Burada belge, düzenleyen olarak görünen kişiden başka bir kimse tarafından düzenlenmiştir. Belgenin düzenleyicisi olarak gösterilen kişinin “gerçek bir kişi” olması ile “uydurma bir kişi” olması arasında fark yoktur.

Resmi belgenin kısmen sahte düzenlenmesi de bu suçu oluşturabilir. Noterin imza tasdiki yaptığı durumlarda noter imzasının kişi tarafından atılması olayda bu durum söz konusudur. 

Bu suçta mevcut bir resmi belgenin taklidinden ziyade, bir belgeye resmi belge niteliğini kazandıran öğeler taklit edilmektedir. 

2. Gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek : Sahte belgenin kullanılmasına hazırlık niteliğindedir. Fail mevcut olan bir resmi belgenin gerçek kısmında değişiklik yapmaktadır. Bir defa değişiklik yapılması, belgenin değiştirilmemiş diğer taraflarını etkilemez. Bu durumda değişiklik yapılmayan taraf geçerliliğini koruduğundan yeniden resmi belgede sahtecilik suçunun konusunu oluşturabilir. Bu durumda müteselsil suç hükümlerinin uygulanabileceği kanaatindeyim. 

 Değiştirilen bir yerin ikinci kez değiştirilmesi suç değildir. Ancak fail ilk suçu işledikten sonra hukuk düzeninde “meydana gelen zararı büyütürse”, artık ikinci fiilden de cezalandırılır.

Ekleme yapmak ya da silmek suretiyle de bu suç işlenebilir.

Suç teşkil eden değişikliği belgeyi düzenleyen  yapabileceği gibi üçüncü kişi de yapabilir.

Değiştirme resmi belgenin metni üzerinde yapılmalıdır. Bunun dışında belgenin arkasına ya da altına yapılan ilaveler değiştirme sayılmaz. Bu durumda diğer unsurları da bulunmak şartıyla kısmen sahte belge düzenlemekten bahsedilir ve buna göre değerlendirme yapılır.

Sahte belge üzerinde mevcut olan “gerçeğe aykırılığı gidermek amacıyla” değişiklik yapılması halinde , fiil suç oluşturmaz.

3. Sahte resmi belgeyi kullanmak : Bir hukuki ilişkinin veya işlemin tesisinde belgenin kullanılması şeklinde gerçekleşir. Belgeden amacına uygun olarak yararlanılmasıdır. 

Muhatabın belgenin içeriğini fiilen öğrenmiş olması aranmaz, belgenin muhatabın dikkatine sunulması, muhatabın belgeye ulaşılabilir hale gelmesi kullanma bakımından yeterlidir. Sahte bir belgeye atıf yapılması ya da  ibraz edileceğinin belirtilmesi kullanma sayılmaz. 

Doktrinde, kullanma hareketinin tamamlanması için muhataba belgedeki bilginin içeriği konusunda bilgi elde etme imkânının tanınmasının yeterli olduğu belirtilmektedir. Bu bağlamda, ibraz yeterlidir. 

Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılması nedeniyle, gerçeğe aykırı oluşturulmuş bir belgenin, bu durum bilinmesine rağmen kullanılması da sahte belge kullanmak olarak değerlendirilir.

Seçimlik hareketlerin birden fazlasının somut olayda gerçekleştiği ve bu hareketlerden birinin kullanma olduğu durumlarda, suçun bittiği ve zamanaşımının başladığı an kullanma tarihi olacaktır.

TCK 204/2 de yer alan hareketler 

1.Resmi bir belgeyi sahte olarak düzenlemek : Birden fazla kamu görevlisinin iştiraki ve imzasıyla tamamlanabilecek bir belgeyi kamu görevlilerinden birinin diğerlerinin imzasını taklit ederek tek başına oluşturması  ya da birden fazla kamu görevlisi tarafından tek başına düzenlenebilecek bir belgenin , düzenlemeye yetkili diğer kamu görevlisinin imzasının taklit edilerek düzenlenmiş olması durumunda bu suç tipi oluşur.

Sahtekarlığın kısmi yapılması da mümkündür. 

2.Gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek : Kamu görevlisi, bizzat düzenlediği veya düzenleyebileceği ya da kendisinden önce yetkili olan kişilerin düzenlemiş olduğu belge üzerinde,  bu suçu işleyebilir.

Değiştirme, gerçek bir resmi belge üzerinde sonradan yapılmalıdır.

Resmi belgede değişiklik yapılması; belgeye ekleme yapılması veya mevcut bir ifade veya tarihin silinmesi, kazınması gibi yollarla metinden çıkarılması şeklinde işlenir. 

3.Gerçeğe aykırı olarak belge düzenlemek : Belgenin içeriğini oluşturan beyanın doğru olmadığı durumlarda gerçeğe aykırı belge söz konusu olur. Gerçeği yansıtmayan içeriğin, belgenin ispat edeceği hususlara ilişkin olması gerekir.

Sahteciliğin belge düzenlenirken gerçekleşmesi gerekir. Hem icrai hem de ihmali hareketle işlenebilir.

4.Sahte resmi belgeyi kullanmak  : İkinci fıkradaki kullanma hareketi bakımından, kullanmanın failin göreviyle bağlantılı olarak yerine getirilmesi gerekir. Kamu görevlisi olan failin, başkasınca gerçeğe aykırı olarak belge düzenlendiğini ya da resmi bir belgenin sahte olarak düzenlendiğini veya resmi belgede değişiklik yapıldığını bilerek, bu belgeyi görevi kapsamında kullanması halinde, 204/2. madde ile cezalandırılır.

Yalnızca ilgili belgeyi kullanma yetkisini haiz kamu görevlisi bu hareketi gerçekleştirebilir. Burada kamu görevlisi belgenin gerçeğe aykırı olduğunu bilmesine rağmen o belgeye dayalı olarak hukuki işlem yapmaktadır. 

Bir belgeye atıf yapılması veya sadece o sahte belgenin ibraz edileceğinin açıklanması belgenin kullanılması anlamına gelmez.

MANEVİ UNSUR

Maddede suçun oluşumu için herhangi bir özel kast öngörülmediğinden suç genel kastla işlenir. Ancak Yargıtay bu suçun oluşabilmesi için failde sahtecilik bilincinin (aldatma kastı, zarar verme bilinci) varlığını aramaktadır. Buna ilişkin Yargıtay 11.Ceza Dairesinin 2007/8425 Esas, 2008/617 karar sayılı dosyasında şu ifadelere yer verilmiştir : 

‘‘ Belgelerde sahtekarlık suçlarında kast, zarar vermek bilinci ve iradesi olarak kabul edilmektedir. Mağdurun önceden verdiği rıza üzerine onun imzasını taklit ederek kullanan sanığın mağdura zarar vermek bilinci bulunmayacağından kastın varlığı ileri sürülemez. Ancak doğal olarak, rıza üzerine başkasının imzasını taklit eden failin, mağdura her hangi bir zarar vermeyeceği kanısı ile hareket ettiği sabit olmalıdır. Mağdurun rızasının ortadan kaldırabilmesi için fiilin işlenmesinden önce açıklanması zorunludur.’’

Bu nedenle failde zarar verme bilinci, sahte bir belge düzenleme bilgi ve isteği yoksa manevi unsur eksikliğinden suç oluşmaz.

Belgeyi düzenleyenin bilgi ve rızasıyla belgeye ilave yapılması halinde de Yargıtay, failde zarar verme bilincinin bulunmadığını ve suçun manevi unsurunun oluşmayacağını kabul etmektedir. 

Öğretide kimi yazarlar burada suçun oluşmamasını kastın yokluğuyla değil, “kaçınılamaz haksızlık yanılgısı” ile açıklamaktadır. 

NİTELİKLİ HALLER 

1.Resmi belgenin, kanun hükmü gereği “sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli” olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır :  Türk Ceza Kanununun 204.maddenin 3.fıkrasında düzenlenen bu nitelikli hal 1.ve2.fıkrayı kapsamaktadır. Duruşma tutanakları , belediye ceza tutanakları , hakem kararları bu nitelikteki belgelerdir.

Bu belgelerin sahteliği ancak ceza davasının açılmasıyla ispatlanabilir. O nedenle kanun , bu belgeleri daha fazla korumaktadır. 

Yargıtay 11.Ceza Dairesinin 2016/11411 Esas ,  2017/387 Karar sayılı dosyasında yeminli noter katipleriyle ilgili şu kararı vermiştir : 

‘’Kamu görevlileri olan ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 82. maddesi gereğince düzenledikleri belgeler sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli belge niteliği taşıyan yeminli noter katipleri sanıklar ... ve ...'nın gerçekte şirket merkezine gitmedikleri ve suça konu temliknameler ... tarafından huzurlarında imzalanmadığı halde şirket merkezine gitmiş ve huzurda düzenlenip imzalanmış gibi onaylayarak temliknamelerdeki noter onay işlemlerini sahte oluşturmaktan ibaret eylemlerinin memurun kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli belgelerde zincirleme biçimde sahtecilik suçunu oluşturduğu,sanık ... noter görevlileri ... ve ...’yı azmettirdiğinin sübutu halinde de aynı suçtan cezalandırılması gerektiği gözetilerek, sanıkların eylemlerine uyan ve suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'nın 64/2. maddesi yoluyla TCK'nın 339. maddesinin birinci fıkrasının 2. cümlesi ve 80. maddelerinde, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın 38/1. maddesi yoluyla 204/2-3 ve 43. maddelerindeki suçu oluşturacağı cihetle, her iki yasa maddelerinin karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden…’’

2. Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla belgede sahtecilik suçunun işlenmesi halinde, verilecek ceza, yarısı oranında indirilir : Burada yer alan daha az gerektiren hal TCK’nın 211.maddesinde düzenlenmiştir. Yargıtay’a göre  failin durumun gerçekliğine ve doğruluğuna inanması ve bu inancının makul ve meşru olması , failin haklı olduğu subjektif inancı ile hareket etmesi gerekmektedir.

Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 2015/ 9758 Esas , 2016/283 Karar sayılı dosyasında şu ifadelere yer verilmiştir :

‘’Ispat edilmek istenen olaydan daha fazla değer taşıması durumunda bu indirim sebebi uygulanmaz. Sanığın, kendisine ve aile fertlerine ait yeşil kart sağlık karnelerine sahte vize yaptırdığı iddia ve kabul edilen olayda; sanık ve ailesinin suç tarihi itibariyle yeşil kart alma koşullarını halen taşıyıp taşımadıkları, sanık A. ve ailesinin yeşil kart alma koşullarını yitirmemiş olmaları durumunda eylemin 5237 Sayılı TCK’nun 211. maddesi “Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla belgede sahtecilik suçunun işlenmesi halinde, verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.” kapsamında kalıp kalmadığının değerlendirilmesi gerekir.’’ 

3. 3713 Terörle Mücadele Kanununun 4.ve 5.maddelerinde bazı suçların terör saikiyle gerçekleştirilmesi durumunda , faillerin haklarında verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu suçlardan biri de 204.maddede düzenlenen resmi belgede sahteciliktir. Yine 210.madde de burada sayılmıştır. 

HUKUKA AYKIRILIK UNSURU 

Kanunda yer alan hareketlerin gerçekleştirilmesiyle hukuka aykırılık kendiliğinden gerçekleşmektedir. 

Ancak fiili hukuka uygun hale getiren bazı hukuka uygunluk nedenleri vardır :

İlgilinin rızası : Temsil ilişkisi çerçevesinde kişi bir başkası adıyla belge imzalamış olabilir. İmzalayanın bu hususta açıkça yetkilendirildiği ve bu şekilde temsilin hukuken mümkün olduğu hallerde düzenlenen belge geçerlidir.

Zorunluluk hali : Bu suç tipinde söz konusu olabilir. 

Kanun emrini ifa : Bu suç tipinde söz konusu olabilir. 

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ

*Teşebbüs : İcra hareketlerinin tamamlanamadığı durumlarda teşebbüsün gerçekleşeceği kanaatindeyim. Ancak Yargıtay bazı kararlarında resmi belgede sahtecilik suçuna teşebbüsün mümkün olmadığını ifade etmiştir. Yargıtay 21. Ceza Dairesinin 2015/6234 Esas  ,  2016/339 Karar sayılı dosyası buna örnektir : 

‘‘Sanık ...in, sanık ...'a para karşılığında sahte mühendislik diploması yaptırması amacıyla kendisine ait bir kısım belgeleri verdiği, olay günü …'in yapılan üst aramasında, ...'e ait nüfus cüzdanı fotokopisi, sabıka kaydı, ÖSYM sonuç belgesi ve 4 adet vesikalık resmin çıktığı somut olayda, sanıkların resmi belgede sahtecilik eyleminin hazırlık safhasında yakalandıkları ve belgede sahtecilik suçlarının niteliği gereği bu suça teşebbüs mümkün olmadığından sanıkların resmi belgede sahtecilik suçunun hazırlık hareketleri niteliğindeki eylemleri nedeniyle unsurları oluşmayan resmi belgede sahtecilik suçlarından beraatleri yerine eylemin teşebbüs halinde kaldığının kabulü ile mahkumiyetlerine hükmolunması,’’

Yargıtay’ın verdiği kararda fail icra hareketlerine başlamamıştır. Bu nedenle fail hakkında beraat kararı verilmesi doğrudur. Ancak dava konusu olayda mühendislik diploması hazırlanırken fail yakalansaydı teşebbüs söz konusu olacaktı. O nedenle resmi belgede sahtecilik suçlarının teşebbüse elverişli olmadığı düşüncesine katılmamaktayım.

*İştirak : İştirakin her türü mümkündür.  TCK 28 de ‘’Karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı cebir ve şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehdit sonucu suç işleyen kimseye ceza verilmez. Bu gibi hallerde cebir ve şiddet, korkutma ve tehdidi kullanan kişi suçun faili sayılır.’’ Denilmektedir. Bu nedenle kamu görevlisine karşı cebir ve şiddet veya tehdit ile resmi belgede sahtecilik suçu işlenirse , kuvvet uygulayan kamu görevlisi olmasa da TCK 204/2 ye göre cezalandırılır. 

*İçtima : Maddede düzenlenen seçimlik hareketlerden birden fazla hareketin işlenmesi durumunda TEK SUÇ oluşur. 

Yargıtay resmi belgede sahtecilik ve özel belgede sahtecilik suçlarını aynı suç olarak kabul edip sanık hakkında TCK 43/1 i uygulamaktadır . Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/6055 Esas ,  2021/5912 Karar sayılı dosyasında şu şekilde karar vermiştir : 

‘‘Sanığın, ... adına düzenlenmiş nüfus cüzdanı ile ... adına düzenlenmiş sürücü belgesini farklı zamanlarda bulup her iki belgeye de kendi fotoğrafını yapıştırarak kullanmaya başladığı, 15.09.2009 tarihinde ... adına düzenlenmiş sürücü belgesini kullanarak nüfus müdürlüğünden yerleşim yeri belgesini aldığı ve aldığı bu belge ile ... adına 17.09.2009 tarihinde yedi adet GSM abonelik sözleşmesi düzenlettiğinin iddia ve kabul edildiği olayda; dosya kapsamından, suça konu nüfus cüzdanı, sürücü belgesi ve yerleşim yeri belgesinin farklı tarihlerde düzenlenip kullanıldığı ve sanığın suç işleme kararının yenilenmediği anlaşıldığından bu belgeler yönünden eylemlerinin zincirleme şekilde işlenmiş tek bir sahtecilik suçunu oluşturduğu gözetilmeden, her bir belge yönünden ayrı ayrı mahkûmiyetine hükmedilmesi,’’

Aynı yönde Yargıtay Ceza Genel Kurulunun esas 2015/15-651 , 2018/22 karar sayılı dosyasında verilen karar ;

‘’Kimlik bilgilerini kullandığı mağdur adına ikametgâh belgesi düzenlettirmek suretiyle resmî belgede sahtecilik suçunu, sonrasında söz konusu sahte ikametgâh belgesiyle katılan bankaya başvuruda bulunup içeriği itibarıyla sahte olarak düzenlenmesini sağladığı bireysel kredi başvuru formunu mağdura atfen imzalamak suretiyle de özel belgede sahtecilik suçunu işleyen sanığın, bir suç işleme kararının icrası kapsamında aynı suçu değişik zamanlarda işlediğinin ve bu itibarla zincirleme şekilde resmî belgede sahtecilik suçundan cezalandırılması gerektiğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.’’

TCK 43/1 de düzenlenen müteselsil suçun oluşabilmesi için failin , aynı suç işleme kararı kapsamında farklı zamanlarda bir kişiye karşı AYNI SUÇUN işlenmesi gerekir. Her ne kadar korunan hukuksal menfaat aynı olsa da özel belgede sahtecilik suçu ile resmi belgede sahtecilik suçunun konuları birbirinden farklıdır. Bu nedenle suçlar da farklıdır. Yargıtay’ın bu şekilde müteselsil suç hükmünü uygulamasının yasaya aykırı olduğu kanaatindeyim .  

Resmi belgede sahtecilik suçunda aynı neviden fikri içtima kuralları uygulanabilir.  Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 14.03.2016 tarihli, 2014/17163 E. ve 2016/2235 K. sayılı kararına göre;

“…bir suç işleme kararının icrası kapsamında, iki farklı gerçek kişiye ait olan çeklerin aynı anda katılana verilmesi halinde eylemin 5237 sayılı TCK’nın 43/2 maddesi kapsamında zincirleme suçu oluşturacağı cihetle; sanığın gerçek kişiler … ve …’yı keşideci göstererek iki adet sahte çek düzenleyip aynı anda katılan …’e vermesi eyleminin 5237 sayılı Yasanın 43/2 maddesi kapsamında kaldığı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi” bozma sebebi sayılmıştır.

Suçun konusunun birden fazla olması durumunda , bu belgelerin ne zaman kullanıldığı 43/1 ve 43/2 nin uygulanması açısından önem taşır. Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 18.02.2016 tarihli, 2014/10357 E. ve 2016/1269 K. sayılı kararında da bu hususa değinilmiştir :

“…belgede sahtecilik suçunun işlenmesiyle haksızlığa uğrayan gerçek ve tüzel kişilerin suçtan zarar görmeleri mümkündür. Belgede sahtecilik suçunun işlenmesi nedeniyle farklı kişilerin çıkarlarının zedelenmiş olması suçun öncelikli niteliğini değiştirmeyeceği gibi zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına da engel değildir. Bu açıklamalara göre somut olayda; sanığın …bir suç işleme kararının icrası kapsamında, farklı gerçek kişilere ait olan senetlerin aynı anda bankaya verilmesi halinde, eylemin 5237 sayılı Yasanın 43/2 maddesi kapsamında; farklı zamanlarda verildiğinin tespiti halinde ise TCK’nın 43/1 maddesindeki zincirleme suçun oluşacağı cihetle; bahse konu mahkemeye ait dosyaların getirtilip onaylı örneklerinin dosya arasına alınmasından sonra zincirleme biçimde işlenmiş tek bir resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğunun kabulü” gerektiğine karar verilmiştir.

TCK 112 gereği sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur.

SORUŞTURMA ve KOVUŞTURMA 

5235 sayılı kanunun 14.maddesi gereği mahkemelerin görevlerinin belirlenmesinde ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenler gözetilmeksizin kanunda yer alan suçun cezasının üst sınırı göz önünde bulundurulur. Resmi belgede sahtecilik suçu Ağır Ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suç tipidir. 

Resmi belgede sahtecilik suçu şikayete tabi suçlardan değildir. Bu nedenle resen soruşturulur. 

TCK 204/2 de kamu görevlileri suçun faili olduğundan özel bir soruşturma şartı vardır. Bu şart 4483 sayılı kanun gereği izindir. Bu kanuna göre memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için ilgili makamlardan izin alınması gerekmektedir.

Yargıtay 5.Ceza Dairesinin 2013/16286 Esas , 2016/5285 Karar sayılı dosyasında bu hususa yer verilmiştir:

‘’Sanığın görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu belgelerde sahtecilik yaptığının iddia edilmesi karşısında, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uyarınca yetkili merciden bu suç yönünden soruşturma izni alındıktan sonra dava açılması gerektiği gözetilmeden, genel hükümlere göre açılan davaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması…’’

RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇUNUN CEZASI NE KADARDIR ?

Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenlemek , gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek veya sahte resmi belgeyi kullanmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunun işlenmesi halinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. 

Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenlemek , gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek , gerçeğe aykırı olarak belge düzenlemek veya sahte resmi belgeyi kullanmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işleyen kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 

Stajyer Avukat Sema Nur DEVECİ

Avukat Hüseyin ACARa