KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇU

KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇU

KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇU

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu , Türk Ceza Kanununun Kişilere Karşı Suçlar başlıklı 2.Kısmının 9.Bölümünde düzenlenen Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar arasında yer almaktadır.  Suçun ratio legisi kişisel verilerin yetkisiz kişilerce kayıt altına alınmasının önlenmesidir.

SUÇLA KORUNAN HUKUKSAL DEĞER

Bu suçla korunan hukuksal değer Anayasanın 20.maddesinin 3.fıkrasında düzenlenen kişisel verilerin korunmasını isteme hakkıdır. Her ne kadar her kişisel veri özel hayat kapsamında değerlendirilmese de bu suçla özel hayatın gizliliği de korunmaktadır.

SUÇUN KONUSU

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun konusunu kişisel veriler oluşturur. Kişisel veri Türk Ceza Kanununda tanımlanmamıştır. Bu hususun kanunilik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa mahkemesine başvurulmuştur. Ancak Anayasa mahkemesi Ceza Kanununda kişisel verinin tanımının yapılmamış olmasını kanunilik ilkesine aykırı görmemiştir.

2016 yılında yürürlüğe giren 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun 3.maddesinin 1.fıkrasının d bendinde kişisel veri kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi olarak tanımlanmıştır.

Yargıtay’a göre kişisel veri herkes tarafından bilinmeyen, kolaylıkla ulaşılabilmesi mümkün olmayan kişiyi belirlenebilir kılan ve toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran gerçek kişiye ait tüm verilerdir. Kurumlara ait veriler kişisel veri olarak kabul edilmezler.

TCK 135/2 de ise özel niteliği haiz kişisel verilerin bu suça konu olması durumunda verilecek cezanın artırılacağı öngörülmüştür. Maddeye göre suçun konusu kişisel verilerin kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin olması durumunda verilecek ceza artırılacaktır.

Kaydedilen kişisel verilerin özel hayata ilişkin olması durumunda, ihlal edilen suç tipi kişisel verilerin kaydedilmesi değil , özel hayatın gizliliğini ihlaldir. Nitekim Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 2014/ 50490 Esas , 2019/5541 Karar sayılı dosyasında da bu yönde karar verilmiştir :

‘‘Sanığın, bir süre arkadaşlık yaptığı katılan ile internette görüntülü sohbet yaptığı sırada, katılanın, rızası dışında çıplak görüntülerini kaydettiğinin iddia ve kabul edildiğinin anlaşılması karşısında; katılanın cinsel ve fiziksel mahremiyetine ilişkin görüntüleri yasal anlamda kişisel veri kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, eylemin TCK'nın 134/1-2. cümlesine uyan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu gözetilmeden, nitelendirmede yanılgıya düşülerek, aynı Kanunun 135/1. maddesi uyarınca mahkumiyet kararı verilmesi , kanuna aykırı …’’

Yine Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2019/3839 Esas , 2020/5418 Karar sayılı dosyasında çıplak görüntülerin kaydedilmesinin müstehcenlik suçunu oluşturacağına yönelik karar verilmiştir :

‘‘Sanık ...'ın internet üzerinden tanışarak arkadaş olduğu mağdur ...’yi, görüntülü sohbet yapmaya ikna edip, mağdurun cinsel içerikli çıplak görüntüsünü kaydetmesi biçiminde sübutu kabul edilen eyleminde, müstehcen görüntüyü içeren ürünün üretiminde 13 yaşındaki mağdur çocuğun yer almasından dolayı sanık hakkında TCK'nın 226/3-1. madde, fıkra ve cümlesinde tanımlanan müstehcenlik suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek, yasal ve yeterli olmayan yazılı gerekçelerle TCK’nın 135/1. madde ve fıkrasındaki kişisel verilerin kaydedilmesi suçundan mahkumiyet hükmü kurulması…’’

FAİL ve MAĞDUR

Bu suçta fail herkes olabilir. Mağdur ise kişisel verileri kaydedilen gerçek kişilerdir. Bu kişilerin ölmüş kişi olması durumunda suçun mağduru olup olamayacağı doktrinde tartışmalıdır. Kanımca kişi ölmüş olsa da veriler kişisel veri vasfını kaybetmeyeceğinden  ölmüş bir kişi de bu suçun mağduru olabilir.

MADDİ UNSUR

Maddede kişisel verilerin hukuka aykırı kaydedilmesi suç olarak düzenlenmiştir. Kaydetme fiili ancak icrai hareketle yapılabilir. Kaydetme, kişisel verilerin daha sonra kullanılabilecek şekilde hazır bulundurulmasıdır. Bu nedenle verilerin bir yerde depolanmış olması şarttır. Veriyi ezberlemek kaydetme fiilini karşılamamaktadır.

Verilerin fiziki bir ortamda ya da sanal ortamda kaydedilmiş olması suçun oluşumu açısından önem arz etmemektedir.

Bu suçun oluşumu açısından herhangi bir zararın varlığı aranmamıştır. Kişisel verilerin kullanılması, kişisel verilerden bir fayda sağlanması, kişisel verileri kaydedilen kimsenin bir zarara uğraması zorunlu değildir. Bu nedenle kişisel verilerin kaydedilmesi suçu soyut tehlike suçudur.

NİTELİKLİ HAL

1.Kaydedilen verilerin özel nitelikte kişisel veri olması, kanunda  ağırlatıcı neden olarak düzenlenmiştir. TCK 135/2 ye göre kişisel verinin, kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin olması durumunda birinci fıkra uyarınca verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Her ne kadar burada özel nitelikli kişisel veriler düzenlenmişse de özel nitelikli kişisel verileri düzenleyen Kişisel Verilerin Korunması Kanununun 6.maddesiyle uyumlu değildir.6. maddede daha fazla kişisel veri , özel nitelikte kişisel veri olarak kabul edilmiştir. 

2.Bu suçun kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi durumunda verilecek ceza yarı oranında artırılır.

3.Bu suçun belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi durumunda verilecek ceza yarı oranında artırılır.

MANEVİ UNSUR

Maddede kişisel verilerin ‘HUKUKA AYKIRI’ kaydedilmesi suç olarak düzenlendiğinden bu suçun olası kastla işlenmesi mümkün değildir. Kanun koyucu bu suçun oluşabilmesi için failde özel bir hukuka aykırılık bilincinin bulunması gerektiğini istemiştir. Bu nedenle suç kasten işlenebilir.

Suçun oluşumu failin saiki önem taşımamaktadır.

HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

Kanun koyucu , bu suçun oluşabilmesi için failde hukuka aykırılık bilincinin olmasını aramaktadır. Bu nedenle suçun oluşumu için failin kişisel verileri kaydetmesinin yanında bir de hukuka aykırılık bilinciyle hareket etmesi gerekmektedir.

Hukuka aykırılık bilinci doktrinde bir görüşe göre kastın kapsamı içindedir. Yani tipikliğin içerisinde yer alır. Bu nedenle kanununun hukuka aykırılık bilinci aradığı hallerde suç olası kastla işlenemez. Diğer görüşe göre hukuka aykırılık kusurluluk içerisinde yer almaktadır. Bu nedenle fiilin olası kastla işlenmesi mümkündür. Kanımca haksızlık bilinci kastın kapsamında yer almalıdır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2014/631 Esas  ,  2016/349 Karar sayılı dosyasında hukuka aykırılık şu şekilde açıklanmıştır :

‘‘Esasen kural olarak, failin suç saydığı bir sonucu bilmesi, istemesi ve bu suretle harekette bulunması, kastın varlığı açısından yeterlidir. Ayrıca, sonucun yasaya veya hukuka aykırı olduğunu bilme şartı aranmaz. Ancak, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu bakımından yasamız, eylemin ‘hukuka aykırı’ işlenmesini şart koştuğundan, failin bu şekilde hareket ettiğini bilmesini ve istemesini aramaktadır. Bu durumda, failin, işlediği fiilin hukuka aykırılık bilincine de sahip olması gerekmektedir.’’

HUKUKA UYGUNLUK NEDENLERİ

1.İlgilinin rızası : Kişisel verilerin sahibi açık ya da zımni bir rıza vermişse , kişisel verileri kaydetme suç teşkil etmez.

Rıza suç işlenmeden önce verilmelidir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2011/230 Esas , 2011/273 Karar Sayılı dosyasında rızanın şartları şu şekilde belirlenmiştir : 

'' Gerek öğretide gerekse yerleşmiş yargısal kararlarda vurgulandığı üzere ilgilinin rızasına dayalı hukuka uygunluk nedeninin varlığı için gerekli koşullar şu şekilde sıralanabilir:

a) İlgili kişinin suç konusu üzerinde serbestçe tasarruf hakkı olmalıdır.

b) Rıza verilen hususlarda aydınlatılmış olmalıdır.

c) Rızayı serbest olarak özgürce açıklamalıdır.

d) Rıza baştan itibaren bulunmalı, eylemin gerçekleştirilmesinden önce veya en geç suçun işlendiği sırada açıklanmalıdır. Failin hareketini yapmasından sonra açıklanan rıza, artık rıza değil, bir icazet olacak ve eylemde hukuka uygunluk etkisi yaratmayacaktır.

e)İlgili kişi rızaya ehil olmalıdır.

İlgili kişinin rızaya ehil olmasından iki şeyi anlamak gerekir. Birincisi, rızayı normun koruduğu hukuksal yararın sahibi açıklamalıdır.’’

2.Kanun hükmünü icra : Kanunlarda kişisel verilerin kaydedilmesinin zorunlu olarak görüldüğü durumlarda veriyi kaydedenin filli suç olarak kabul edilemez.

İş kanununun 75.maddesinde işçilerin özlük dosyası düzenlenmektedir. Buna göre ‘İşveren çalıştırdığı her işçi için bir özlük dosyası düzenler. İşveren bu dosyada, işçinin kimlik bilgilerinin yanında, bu Kanun ve diğer kanunlar uyarınca düzenlemek zorunda olduğu her türlü belge ve kayıtları saklamak ve bunları istendiği zaman yetkili memur ve mercilere göstermek zorundadır.’

İşverenin kanundan doğan bu yükümlülüğünü icra etmesi durumunda suç oluşmamaktadır.   

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ

*Teşebbüs : Failin icra hareketlerine başlayıp elinde olmayan sebeplerle hareketini tamamlayamadığı durumlarda teşebbüs söz konusu olur. Kişisel verilerin hukuka aykırı kaydedilmesi suçuna teşebbüs söz konusu olabilir.

*İştirak : Mümkündür.

*İçtima : Aynı suç işleme kararı  icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda tek suç oluşur ve TCK 43/1 de düzenlenen müteselsil suç hükümleri uygulanır.

Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da tek suç oluşmakta ve 43/2 de düzenlenen farklı neviden fikri içtima hükümleri uygulanmaktadır.

Müteselsil suç hükümleri kişisel verilerin hukuka aykırı kaydedilmesi suçu açısından da uygulanabilir.

TCK 136 da yer alan kişisel verileri verme veya ele geçirme suçu ile TCK 135 te düzenlenen kişisel verilerin kaydedilmesi suçu arasındaki ilişki doktrinde tartışmalıdır. Bir görüşe  göre bir kişisel verinin başkasına verilmesi amacıyla kaydedilmesi durumunda gerçek içtima hükümlerinin uygulanması gerektiği ifade edilirken diğer görüş ve Yargıtay fikri içtima hükümlerinin uygulanması gerektiğini ve failin TCK 136 dan cezalandırılmasını ifade etmektedir. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2019/5024 Esas,  2019/12115 Karar sayılı dosyasında da fail 136/1 den cezalandırılmıştır :

‘’Dosya kapsamına göre; avukat olan sanığın, facebook adlı bir internet sitede yöneticiliğini yaptığı avukat, hakim savcı omuz omuza adlı grupta yine avukat olan ve avukatlar sendikası başkanı olan katılanın daha önce kendi şahsi facebook hesabında yayınlamış olduğu resimlerini alarak, katılanın rızası dışında yayınlaması şeklinde sübutu kabul edilen eyleminin bir bütün halinde TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasında düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturduğu gözetilmeden delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde özel hayatın gizliliğini ihlal ve kişisel verilerin kaydedilmesi suçlarından beraate karar verilmesi, ‘’

SORUŞTURMA , KOVUŞTURMA , YAPTIRIM

5235 sayılı kanunun 14.maddesi gereği mahkemelerin görevlerinin belirlenmesinde ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenler gözetilmeksizin kanunda yer alan suçun cezasının üst sınırı göz önünde bulundurulur. Kişisel verilerin hukuka aykırı kaydedilmesi suçunda fail bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu nedenle kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetme suçu asliye ceza mahkemesinin görev alanındadır.

Kişisel verilerin hukuka aykırı kaydedilmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. Bunlar TCK 60 gereği iznin iptali ve müsaderedir.

 Türk Ceza Kanununun Kişilere Karşı Suçlar başlıklı 2.Kısmının 9.Bölümünde düzenlenen Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar için özel bir şikayet hükmü yer almaktadır. 139.maddede düzenlenen şikayet hükmünde şu ifadelere yer verilmiştir : ‘Kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve verileri yok etmeme hariç, bu bölümde yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır.’

Dolayısıyla kişisel verilerin kaydedilmesi suçu şikayete tabi değildir. Bu nedenle CMK 253’te düzenlenen uzlaştırma kurumu da bu suçta uygulanmamaktadır.

KİŞİSEL VERİLERİN HUKUKA AYKIRI KAYDEDİLMESİ SUÇUNUN CEZASI NE KADARDIR ?  

Kişisel verilerin hukuka aykırı kaydedilmesi suçunun cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır.

Yargıtay 12.Ceza Dairesi 2020/5206 Esas , 2021/4328 karar sayılı dosyasında faile verilen 2 yıl 1 aylık hapis cezasını kazanılmış hak gerekçesiyle bozmuştur :

‘’Sanık hakkında kişisel verilerin kaydedilmesi suçundan 28.03.2019 tarihli bozma ilamından önceki 17.07.2013 tarihli hükümde sanığın neticeten 10 ay hapis cezasından çevrilen 6.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hükmedilen adli para cezasının da 10 eşit taksit halinde ödenmesine karar verildiği ve hükmün sadece sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi nedeniyle bu hususun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 326/son maddesi gereğince sanık yönünden kazanılmış hak teşkil ettiği gözetilmeksizin, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, sanığın görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan neticeten 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmesi suretiyle kazanılmış hak ilkesinin ihlal edilmesi … bozmayı gerektirmiştir.’’

KİŞİSEL VERİLERİN HUKUKA AYKIRI KAYDEDİLMESİ SUÇUNDAN CEZA ALAN BİR KİŞİ HAPSE GİRER Mİ?

Hakim sanık hakkında hapis cezasına hükmetmişse kesinleşmiş olan hapis cezalarının ne kadar yatarının olduğunun tespiti noktasında İnfaz Hukukunun çok iyi bilinmesi gerekmektedir. İnfaz Hukuku sık değişen bir hukuk dalı olduğundan kararın kesinleştiği tarih önem taşımaktadır. Kesinleşme tarihinde yürürlükte bulunan kurallar uygulama alanı bulacaktır.  Yine sanık hakkında hükmedilen cezanın ne kadar yatarının olduğu belirlenirken bu suçun sanık açısından mükerrer suç olup olmadığı , suçun işlendiği tarihte sanığın kaç yaşında olduğu , sanığın eğitim durumları gibi hususlar önemli olmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için uzman bir avukat ile iletişime geçmeniz tavsiye edilir .

Stajyer Avukat Sema Nur Deveci

Avukat Hüseyin Acar

Reşit Hukuk & Danışmanlık