ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇU

ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇU

ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇU

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu Türk Ceza Kanununun Kişilere Karşı Suçlar başlıklı 2.Kısmının 9.Bölümünde düzenlenen Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar arasında yer almaktadır.

SUÇLA KORUNAN HUKUKSAL DEĞER

Üç alan teorisine göre hayat alanı ;  gizli hayat alanı , özel hayat alanı ve ortak hayat alanı olmak üzere üçe ayrılır. Herkese açık eylemlerin gerçekleştirildiği kamuya açık olan alan ortak yaşam alanı olarak adlandırılır. Özel yaşam alanı ise sadece izin verilen kişilerin parçası olabileceği ve dolayısıyla bireyin rızasının esas olduğu bir alandır. Hayatın gizli alanı kişinin sırları, gizli duyguları, düşünceleri, ümitleri, korkuları ve dilekleri gibi bilgilerin toplamından meydana gelir ve bu alan mutlak olarak korunur. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçuyla kişinin özel hayat alanı korunmaktadır. Yargıtay 12.Ceza Dairesinin
 2015/16560 Esas , 2017 / 4579 Karar sayılı dosyasında
özel hayatın kapsamı şu şekilde açıklanmıştır:

‘‘Özel hayat; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerir. Bu nedenle, kamuya açık alanda bulunulması, bu alandaki her görüntü veya sesin dinlenilmesine, izlenilmesine, kaydedilmesine, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza gösterildiği anlamına gelmez. Kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik” prensibi geçerli olup, kamuya açık alandaki kişinin, gün içerisinde yapıkları, gittiği yerler, kiminle niçin, nasıl, nerede ve ne zaman görüştüğü gibi hususları tespit etmek amacıyla sürekli denetim ve gözetim altına alınması sonucu elde edilmiş bilgileri ya da onun başkalarınca görülmesi ve bilinmesini istemeyeceği, özel yaşam alanına girdiğinde şüphe bulunmayan faaliyetleri özel hayat kapsamına dahildir; ancak, süreklilik içermeyen ve özel yaşam alanına dahil olmayan olay ve bilgiler ise bu kapsamda değerlendirilemez. Sonuç olarak, bir olay ya da bilginin, özel hayat kapsamına girip girmediği belirlenirken, kişinin toplum içindeki konumu, mesleği, görevi, kamuoyu tarafından tanınıp tanınmadığı, dışa yansıyan davranışları, rıza ve öngörüleri, sosyal ilişkileri, içinde bulunduğu fiziki çevrenin özellikleri, müdahalenin derecesi gibi ölçütler göz önüne alınmalıdır.’’

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçuyla korunan hukuksal değer özel hayatın gizliliğinin korunması hakkıdır. Bu hak Anayasanın 20. maddesinde düzenlenmiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2015/708 Esas ,  2019/414 Karar sayılı dosyasında da buna yer verilmiştir :

‘‘5237 sayılı TCK'nın 134. maddesinde düzenlenen suç ile korunan hukuki yarar; özel hayatın gizliliği ve korunması hakkıdır. Kişilerin özel hayatlarının gizliliğinin korunmasını isteme hakları olması nedeniyle bu suçun işlenmesi sonucu özel hayatlarının gizliliği ihlal edilmiş olmaktadır. Ancak suçun oluşabilmesi için bu ihlalin hukuka aykırı olarak yapılması zorunludur.’’

SUÇUN KONUSU

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunda suçun konusu , mağdurun ihlal edilmek istenen özel yaşamıdır. Bu alan kişinin vücudu olabileceği gibi e postaları , evi , fotoğrafı , cinsel yaşamı olabilir.

FAİL ve MAĞDUR

Kanunda bu suç özgü suç olarak düzenlenmemiştir. O nedenle bu suçun faili herkes olabilir.

Mağdur özel hayatı ihlal edilen kişidir. Bu konuda topluma mal olmuş kişiler açısından ayrı bir değerlendirme yapılmalıdır. Bu kişilerin özel hayatı diğer kişilere göre daha dardır.

Anayasa Mahkemesinin 2014/18803 Başvuru nolu , 10.12.2014 Karar Tarihli ,  Bireysel Başvuru kararında kamuya mal olmuş kişilerin özel hayatının daha dar olduğuna yönelik karar verilmiştir :

“İfade özgürlüğü ve özel hayatın korunması arasındaki dengede hedef alınan kişinin rol ve fonksiyonu ve haber röportaj ve/veya fotoğrafa konu faaliyetin niteliği önemli bir kriter oluşturmaktadır. Burada normal bireyler ile kamusal şahıs ya da siyasi kişilik olarak kamusal alanda hareket eden bireyleri ayırmak yerinde olur. Kamu tarafından tanınmayan bir kişi özel hayat hakkına ilişkin özel bir korumadan yararlanmayı talep edebilirken, kamu tarafından tanınan bireyler için böyle bir şey söz konusu değildir. (…) Mesela resmi bir görev yerine getiren siyasi kişilikler hakkında demokratik toplumdaki bir tartışmaya katkı sunabilecek olaylardan bahseden bir röportajı, böyle bir görev yerine getirmeyen bir kişinin özel hayatıyla ilgili detaylar üzerine yapılan bir röportajla bir tutulamaz.”

MADDİ UNSUR

Özel hayatın gizliliğinin ihlali bu suçun maddi unsurunu oluşturmaktadır. Bu ihlalin ne şekilde gerçekleştirileceği kanunda belirtilmemiştir. BU nedenle özel hayatın gizliliğini ihlal suçu serbest hareketli bir suçtur.

134.maddenin 1.fıkrasının 2.cümlesinde bu suçun nitelikli hali düzenlenmiştir. Bu halin gerçekleşebilmesi için failin gizliliği görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal etmesi gerekir.

Yargıtay 12.Ceza Dairesinin 2013/ 2390 Esas , 2013 / 27462 Karar sayılı dosyasında özel hayatın gizliliğini ihlal suçuyla ilgili şu ifadelere yer verilmiştir :

‘‘TCK'nın 134/1. maddesinin 1. cümlesinde yer alan, özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun basit halinin oluşabilmesi için, sanık tarafından, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip bir alet kullanılması gerekmeyip, bir özel hayat olayının çıplak gözle seyredilmesi ya da özel hayat kapsamına giren seslerin, anlaşılmaz olsa dahi, gizlice dinlenilmesi yeterlidir… ‘‘Bir özel hayat görüntüsü ya da sesinin, ilgilisinin bilgisi ve rızası dışında, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip aletle belli bir elektronik, dijital, manyetik yere sabitlenmesi, TCK'nın 134/1. maddesinin 2. Cümlesinde düzenlenmiştir ’’

Daha önce rıza ile çekilmiş fotoğrafların daha sonra rıza hilafına dağıtılması durumunda 134/1 de yer alan özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşmaktaysa da bu, nitelikli hal kapsamında değerlendirilemez. Nitekim Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/3592 Esas  ,  2020/1107 Karar sayılı dosyasında da bu yönde karar verilmiştir :

‘‘Sanık ...’in, kendisinden ayrılan kız arkadaşı mağdur ...’ye tepki olarak, mağdurla beraberken çektirdikleri birlikteliklerini gösteren özel fotoğrafları, 14.12.2015 ve 17.01.2016 tarihlerinde, mağdurun çalıştığı rehabilitasyon merkezinin bahçesine saçtığı iddialarına dayalı olarak ... Cumhuriyet Başsavcılığınca 09.03.2016 tarihli ve 10.03.2016 tarihli iddianamelerin düzenlendiği, sanığın mağdura yönelik en son eylemini 17.01.2016 tarihinde gerçekleştirdiği ve bu tarihin ise 09.03.2016 olan ilk iddianame tarihinden önce olması nedeniyle hukuki kesinti oluşmamasından dolayı zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilerek, sanık hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı iki ayrı mahkumiyet hükmü kurulmasına ilişkin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.’’

Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2019/3575 Esas , 2020/4535 Karar sayılı dosyasında evin fotoğraflarının çekilmesi de özel hayatın gizliliğini ihlal suçu olarak kabul edilmiştir :

Dosya kapsamına göre; sanığın, katılanın kiracı olarak bulunduğu evi satın almak istemesi üzerine hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen ve bir bankanın eksper görevlisi olan tanık ... ile birlikte suç tarihi itibariyle yaklaşık 13 yaşında olan katılanın oğlu tanık ...’in evin kapısını açması üzerine, tanık ... ile sanığın evin içerisine girip, tanık ... tarafından evin fotoğrafların çekildiği iddia edilen olayda, sanığın katılanın bilgisi ve rızası dışında 13 yaşında olan katılanın oğlu tanık ...’e anne babasının haberi olduğunu söyleyip yanıltması sonucu evin kapısını açtırıp evin resimlerinin çekilmesini sağladığı şeklinde subut bulan eylemin özel hayatın gizliliğini ihlal ve konut dokunulmazlığını ihlal suçu kapsamında kaldığına ilişkin yerel mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.

Yargıtay 12.Ceza Dairesinin 2015/16560 Esas , 2017 / 4579 Karar sayılı dosyasında kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik  prensibi geçerli olduğundan , mağdurun kamuya açık alanda fotoğraf çekilmesini suç olarak kabul etmiş ve mahkumiyet kararını onamıştır:
‘‘Bu açıklamalar ışığında oluşa ve dosya kapsamına göre; hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen sanık ...’nın, eşi olan katılanın kendisini aldattığını ispatlamak için özel dedektiflik hizmeti veren diğer sanık ... ile anlaşarak, mağdur hakkında delil toplamasını istemesi üzerine, sanık ...’nın katılanın ... isimli bayanla kamuya açık bir kafede oturdukları sıradaki fotoğrafını çekmesi şeklinde gerçekleşen eyleminin özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğuna ilişkin yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.’’

NİTELİKLİ HAL

1.134.maddenin 1.fıkrasının 2.cümlesinde bu suçun nitelikli hali düzenlenmiştir. Bu halin gerçekleşebilmesi için failin gizliliği görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal etmesi gerekir. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.

Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2019/1003 Esas ,  2020/1418 Karar sayılı dosyasında nitelikli halden verilen ceza onanmıştır :

‘‘Sanığın ikrarına ve dosya kapsamına göre, sanık ...’in, caddede yürümekte olan mağdur ...’yı ısrarla takip edip, kamera fonksiyonunu aktif hale getirdiği cep telefonunun çekim yönünü, mağdura doğru odaklayarak, onun bilgisi dışında görüntülerini video olarak kaydettiği ve ihbar üzerine kolluk görevlilerince yakalanıp, sanığa ait cep telefonununda inceleme yapılması sonucunda mağdurun ve kimlikleri tespit edilemeyen diğer kadınların arkalarından görüntülendiği toplam 6 adet video ile ikişerli halde birlikte yürüyen kadınların önden habersizce çekilmiş 2 adet fotoğrafının tespit edildiği olayda….sanık hakkında, TCK’nın 134/1. madde ve fıkrasında tanımlanan görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet hükmü kurulmasına ve suçun işlenmesinde kullanılan sanığa ait bir adet cep telefonunun TCK'nın 54/1. madde ve fıkrası gereğince müsaderesine dair yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.’’

2.Bu suçun kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi durumunda verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu  nitelikli hal 137.maddede düzenlenmiştir .

3.Bu suçun belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi durumunda verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu  nitelikli hal 137.maddede düzenlenmiştir .

MANEVİ UNSUR

Bu suç kasten işlenen suçlardandır. Kanunda herhangi bir saik ya da hukuka aykırılık bilinci aranmadığından bu suçun olası kastla da işlenmesi mümkündür.  Yargıtay 12.Ceza Dairesinin            2013/ 2390 Esas , 2013 / 27462 Karar sayılı dosyasında özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun manevi unsuru şu şekilde açıklanmıştır:

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, genel kast ile işlenebilen suçlardan olup, sanığın, “kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal etme” neticesini bilmesi ve istemesiyle TCK'nın 134/1. maddesinin ilk fıkrasındaki suç oluşur .

HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

Kanunda özel bir hukuka aykırılık düzenlenmediğinden , kanunda yer alan hareketin yapılmasıyla hukuka aykırılık kendiliğinden ortaya çıkacaktır.

HUKUKA UYGUNLUK NEDENLERİ

1.İlgilinin rızası : Özel hayatın sahibinin verdiği rıza geçerli olarak kabul edilip bu rıza kapsamında hareket edilmesi durumunda suç oluşmamaktadır . Rızanın suç işlenmeden önce verilmesi gerekmektedir.  Ancak doktrinde bir grup yazar bu suç için verilecek rızanın geçerli olmayacağını düşünmektedir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2011/230 Esas , 2011/273 Karar Sayılı dosyasında rızanın şartları şu şekilde belirlenmiştir : 

'' Gerek öğretide gerekse yerleşmiş yargısal kararlarda vurgulandığı üzere ilgilinin rızasına dayalı hukuka uygunluk nedeninin varlığı için gerekli koşullar şu şekilde sıralanabilir:

a) İlgili kişinin suç konusu üzerinde serbestçe tasarruf hakkı olmalıdır.

b) Rıza verilen hususlarda aydınlatılmış olmalıdır.

c) Rızayı serbest olarak özgürce açıklamalıdır.

d) Rıza baştan itibaren bulunmalı, eylemin gerçekleştirilmesinden önce veya en geç suçun işlendiği sırada açıklanmalıdır. Failin hareketini yapmasından sonra açıklanan rıza, artık rıza değil, bir icazet olacak ve eylemde hukuka uygunluk etkisi yaratmayacaktır.

e)İlgili kişi rızaya ehil olmalıdır.

İlgili kişinin rızaya ehil olmasından iki şeyi anlamak gerekir. Birincisi, rızayı normun koruduğu hukuksal yararın sahibi açıklamalıdır.’’

2.Hakkın icrası : Bu suçta basın ve ifade özgürlüğü hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilmelidir. Özellikle kamuya mal olmuş kişilerin özel hayatı diğer insanlara göre daha dar olduğundan onlara yönelik hareketler genellikle basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmelidir.

Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2017/5328 Esas ,  2018/2245 Karar sayılı dosyasında basın özgürlüğünün kısıtlanamayacağı ifade edilmiştir. Bu nedenle özellikle kamuya mal olmuş kişilerin özel hayatlarının diğer insanlara göre daha dar olduğu , bu nedenle yapılan haberlerin basın özgürlüğü kapsamında kalması gerektiği kabul edilmelidir.

‘‘AİHM, birçok kararında, AİHS'nin 10. maddesinin sadece ifade edilen düşünce veya bilginin esasını değil, aynı zamanda bunların aktarılma biçimlerini de güvence altına aldığını belirtmiştir. Bu anlamda, AİHS'de özel olarak düzenlenmeyen basın özgürlüğü, AİHS'nin 10. maddesinde yer alan ifade özgürlüğü içerisinde ele alınmıştır. İç hukukumuzda ise Anayasa'nın 28. maddesinin birinci fıkrasında basının hür olduğu ve sansür edilemeyeceği, üçüncü fıkrasında basın ve haber alma özgürlüğü bakımından devletin pozitif yükümlülüklerinin bulunduğu, dördüncü fıkrasında da basın özgürlüğünün sınırlandırılmasında Anayasa'nın 26 ve 27. maddeleri hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Basın özgürlüğü, bir yönüyle halkı ilgilendiren haber ve görüşleri iletme özgürlüğüdür, diğer yönüyle ise bu özgürlük, halkın bu bilgi ve görüşleri alma hakkıdır. Bu şekilde basın kamuoyunun bilgi edinme hakkı bakımından birincil derecede önemi bulunan “halkın gözcülüğü” ya da “bekçisi” görevini yapabilir…’’

Ancak Yargıtay 2012/ 32005 Esas , 2013 / 15770 Karar sayılı dosyasında haber hakkının sınırlarının aşılmasını suç olarak kabul etmiştir : 

‘‘Bu açıklamalar ışığında: dosya içeriğine göre; ses sanatçısı olan mağdurenin, tatilini geçirdiği Bodrum'da, toplumun denetiminden uzaklaştığı bir tekne içerisinde, üzerinde mayosu olduğu ve ayakta durduğu sırada, rızası olmadan ve farkına varmadan fotoğrafının çekilip; Akşam Gazetesinin 4. sayfasında, barış bodrum'da adı altında, magazin haberleri içerikli köşeyi hazırlayan gazeteci sanık tarafından, Sezen 'Düş Zamanı'nda başlıklı haberde, bilgisi ve izni olmadan yayınlandığı olayda, kamuya mal olmuş mağdurenin, toplumun bilgilendirilmesi ve haber alma hakkı kapsamına giren özel yaşam alanına (örneğin, denizde boğulma tehlikesi atlatarak, sağlığında rahatsızlık meydana gelmesi gibi) dahil olmayan, mesleki faaliyeti içerisinde de yer almayan bir konuda, ailesi ve yakın çevresiyle geçirdiği tatil hakkında, okuyucuya bilgi aktarılarak, fiziksel mahremiyetine dair fotoğrafının çekilip, yayınlanmasında kamu yararı bulunmaması sebebiyle eylemi hukuka uygun kılan basının haber verme hakkı sınırlarının aşıldığı gözetilmeden, haberde yer alan ...tatilinin ilk gününde Yalıçiftlikte mayoyla teknede yakalandı. açıklamasından ve bulunduğu hal ve koşullardan anlaşılacağı üzere, çekimin gizlice yapıldığı ve mağdurenin mevcut haliyle görüntülerinin kaydedilmesi ve yayınlanmasına açıkça rıza göstermediği de dikkate alınmadan, toplumun gereksiz merak duygularının tatminini yeterli görüp, özel yaşamı salt mekana indirgeyerek , kamuya mal olmuş kişilerin konutları dışında özel hayatlarının bulunmadığı sonucunu doğuracak biçimde, Şikayetçinin ünlü bir sanatçı olup halk tarafından ve dolayısıyla medya tarafından yaşantısının merak edildiği, sanatçıların, politikacıların ve halka mal olmuş diğer kişilerin evleri dışında görülebilecek yerlerde çekilmiş fotoğraflarının yayınlanmasının özel hayatın gizliliğini ihlal teşkil etmeyeceği, sanatçının fotoğrafının çekildiği tekne özel olmasına rağmen dışarıdan görülebilecek bir yerinde bulunduğu sırada fotoğrafının çekildiği ve yayınlandığı şeklindeki yasal olmayan gerekçelere dayalı olarak, sanığın beraatine karar verilmesi. ’’

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ

*Teşebbüs : Failin icra hareketlerine başlayıp elinde olmayan sebeplerle hareketini tamamlayamadığı durumlarda teşebbüs söz konusu olur. Bu suça da teşebbüs söz konusu olabilir.

*İştirak : Mümkündür.

*İçtima : Aynı suç işleme kararı  icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda tek suç oluşur ve TCK 43/1 de düzenlenen müteselsil suç hükümleri uygulanır.

Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da tek suç oluşmakta ve 43/2 de düzenlenen aynı neviden fikri içtima hükümleri uygulanmaktadır.  Yargıtay 14.Ceza Dairesinin 2012/ 6149 Esas, 2013 / 13821 Karar sayılı dosyasında özel hayatın gizliliğini ihlal suçunda aynı neviden fikri içtima hükümlerini uygulamıştır :

‘‘Mahkemece, sanığın suç tarihinde gece vakti mağdurların evlerinin yola bakan penceresindeki perdenin bir bölümünün açık kalmasından istifade ederek içeriyi izlediğinin oluşa uygun olarak kabul edilmesi karşısında, her iki mağdureye yönelik eyleminin zincirleme şekilde özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu ve TCK nın 134/1 ve 43/2. maddelerine göre cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı biçimde cinsel taciz suçlarından mahkûmiyetine karar verilmesi,’’

SORUŞTURMA , KOVUŞTURMA , YAPTIRIM

5235 sayılı kanunun 14.maddesi gereği mahkemelerin görevlerinin belirlenmesinde ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenler gözetilmeksizin kanunda yer alan suçun cezasının üst sınırı göz önünde bulundurulur. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunda fail bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır . Bu nedenle özel hayatın gizliliğini ihlal suçu asliye ceza mahkemesinin görev alanındadır.

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. Bunlar TCK 60 gereği iznin iptali ve müsaderedir.

ŞİKAYET ŞARTI

Türk Ceza Kanununun Kişilere Karşı Suçlar başlıklı 2.Kısmının 9.Bölümünde düzenlenen Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar için özel bir şikayet hükmü yer almaktadır. 139.maddede düzenlenen şikayet hükmünde şu ifadelere yer verilmiştir : ‘Kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve verileri yok etmeme hariç, bu bölümde yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır.’

Dolayısıyla özel hayatın gizliliğini ihlal suçu şikayete tabidir . TCK 73 gereği şikayet süresi , hak sahibi olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar. Bu süre 6 aydır.  Kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür . Kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçme onu kabul etmeyen sanığı etkilemez. Bunun nedeni kovuşturmanın aleni olmasıdır. Herkes aklanma hakkına sahiptir. Bu nedenle iddianamenin kabulüyle başlayan kovuşturma aşamasında şikayetten vazgeçilerek ceza davasının düşmesi kararının verilebilmesi sanığın kabulüne bağlıdır. Hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz. Kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikayetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsi haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz.

Şikayette fail değil fiil şikayet edilmektedir. Bu nedenle iştirak halinde suç işlemiş sanıklardan biri hakkındaki şikayetten vazgeçme, diğerlerini de kapsar.

UZLAŞTIRMA ŞARTI

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu CMK 253 gereği uzlaştırmaya tabidir. Bu nedenle kovuşturmaya başlanmadan önce dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir. Büro tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilir.

Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde, uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılır. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılır.

Birden fazla kişinin mağduriyetine veya zarar görmesine sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerekir.

Uzlaştırma müzakereleri gizli olarak yürütülür. Uzlaştırma müzakerelerine şüpheli, mağdur, suçtan zarar gören, kanunî temsilci, müdafi ve vekil katılabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanunî temsilcisi ya da vekilinin müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde, uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır.

Tarafların uzlaşması durumunda dosya kapanır . Uzlaşamama durumunda iddianame düzenlenerek kovuşturma aşamasına geçilir.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/10269 Esas ,  2021/2454 Karar sayılı dosyasında , uzlaştırmaya gidilmemiş olmasını bozma nedeni yapmıştır :

‘‘Mağdur ...’in bindiği halk otobüsündeki tekli yolcu koltuğunda oturan Suriye uyruklu sanık ...’ın, kamera fonksiyonunu aktif hale getirdiği cep telefonunun çekim yönünü, yakınında ve ayakta duran 19 yaşındaki mağdura doğru odaklayarak, mağdurun bilgisi dışında fotoğraflarını çektiği esnada, aynı otobüste yolcu olarak bulunan tanık Aslı’nın mağduru uyarmasının ve durumun kolluğa ihbar edilmesinin ardından, sanığa ait cep telefonununda mağdurun arkadan görüntülendiği 4 adet fotoğrafın tespit edildiği iddialarına dayalı olarak sanık hakkında TCK’nın 134/1. maddesindeki görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kamu davası açıldığı olayda; 5560 sayılı Kanunun 24. maddesi ile değişik CMK'nın 253/1-a maddesi gereğince uzlaşma kapsamında olan özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı soruşturma evresinde CMK'nın 253. maddesi uyarınca sanıkla şikayetçi arasında uzlaştırma işlemleri gerçekleştirilmeden dava açıldığı, kovuşturma evresinde de aynı Kanunun 254. maddesi uyarınca bu eksikliğin giderilmediği anlaşılmakla, mahkemece CMK'nın uzlaşma başlıklı 253 ve 254. madde hükümleri uygulanmak suretiyle sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, uzlaştırma işlemleri tamamlanmadan yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması…’’

ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇUNUN CEZASI NE KADARDIR ?

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır.  

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirleri olan iznin iptali ya da müsadere cezası uygulanabilir.

Özel hayatın gizliliğini ihlal dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. Bunlar TCK 60 gereği iznin iptali ve müsaderedir.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/2822 Esas  ,  2020/7453 Karar sayılı dosyasında sanığa 2 yıl 13 ay 15 gün hapis cezası verilmiştir :

‘‘TCK'nın 134/1-1, 134/1-2. madde, fıkra ve cümleleri gereğince belirlenen 2 yıl 6 ay hapis cezasının, aynı Kanun'un 43/1. madde ve fıkrası gereğince 1/4 oranında artırılması sonucunda, 2 yıl 13 ay 15 gün hapis cezası hükmetmek yerine, TCK'nın 61. maddesine aykırılık oluşturacak şekilde, ayların yıla dönüştürülüp, 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası hükmolunması …’’

ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇUNDAN CEZA ALAN BİR KİŞİ HAPSE GİRER Mİ ?

Hakim sanık hakkında hapis cezasına hükmetmişse kesinleşmiş olan hapis cezalarının ne kadar yatarının olduğunun tespiti noktasında İnfaz Hukukunun çok iyi bilinmesi gerekmektedir. İnfaz Hukuku sık değişen bir hukuk dalı olduğundan kararın kesinleştiği tarih önem taşımaktadır. Kesinleşme tarihinde yürürlükte bulunan kurallar uygulama alanı bulacaktır.  Yine sanık hakkında hükmedilen cezanın ne kadar yatarının olduğu belirlenirken bu suçun sanık açısından mükerrer suç olup olmadığı , suçun işlendiği tarihte sanığın kaç yaşında olduğu , sanığın eğitim durumları gibi hususlar önemli olmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için uzman bir avukat ile iletişime geçmeniz tavsiye edilir .

Stajyer Avukat Sema Nur Deveci

Avukat Hüseyin Acar

Reşit Hukuk & Danışmanlık